27 Aralık 2012 Perşembe

Knut Hamsun-Açlık romanı üzerine

Bir kaç güzel alıntıyla burdayım bu gün. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumaya başladığım kitaptan söz edeceğim; Knut Hamsun-Açlık romanı. Knut Hamsun nasıl bir edebiyatçıdır bilmem ama Behçet Necatigil tam manasıyla muhteşem bir çeviriye imza atmış.

Öyle ki özgün dilinden farklı bir dile çevrilen romanların özgünlüğünü yitirdiğini düşünürüm ben. Bu nedenle ilk başta sıcak bakmamıştım kitaba; giriş cümlesini okuyuncaya dek.


"Yumruğunu yemedikçe kimsenin bırakıp gitmediği o garip şehir, Kristiana'da aç açına sürttüğüm günlerdeydi..."

Tabii nasıl müzik bir zevkse, nasıl güzellik kişiye göre değişiyorsa, nasıl mutlak güzellik yoksa bu da öyle. Cansız varlıkların insan özelliği kazandırılarak anlatımının çok hoşuma gittiğini farketmemi sağladı bu kitap. Konu olarak adından da anlaşılacağı gibi yoğun bir açlık durumunun üzerinde duruyor yazar ve bizzat yaşadıklarını aktarıyor.

Bakın bakalım geceyi nasıl tarif ediyor Knut Hamsun ve Behçet Necatigil nasıl ustaca uyarlıyor;

"Ve karanlık çepçevre etrafımda pusudaydı; her taraf sessizdi, her şey sessiz. Ama yukarıda ebedi musiki, hava, asla susmayan uzak ve sessiz uğultu, devam ediyordu. Bu sonsuz, hasta mırıltıya uzun zaman kulak verdim; derken zihnim bulanmaya başladı; kuşkusuz üzerimde yuvarlanan dünyaların senfonisiydi bu; bir şarkıya başlamış yıldızlardı..."