3 Haziran 2013 Pazartesi

George Orwell'den günümüze.

Yaşanılan güncel olaylara herkesin bir bakışı var, elbette şuna inanıyorum ki bizler, hepimiz vatanımızın iyiliğini istiyoruz. İster sağ görüş olsun ister sol görüş. Bunun için bilinçlenmek gerekiyor. Şiddet hiçbir zaman hiçbir şekilde çözüm olmadı ve olmayacak. Şiddet fikirleri değiştirmez aksine kuvvetlendirir ki bunu zaten iyi biliyorsunuz.

Yaşanan olayları takip ederken yakın zamanda okuduğum bir kitap geldi aklıma, George Orwell'i dönemin İngiliz edebiyatında ayrı bir yere koyan, bunun dışında siyasi ve düşünsel açıdan çok iyi bir yapıt olan 1984'tü bu kitap. 


Kitap; karşıt görüşe sahip olan insanların devlet dairelerinde, arşivlerde geçmişinin ve geleceğinin silineceğine, o insanın sanki hiç yaşamamış gibi, tarih sahnesinden yok olacağı bir dünyaya ev sahipliği yapıyor. Bu bir siyasi ideoloji. Kitaptaki ismi "İngsos". Baş kahramanı da orjinal adıyla "Big Brother" (çevirisinde "Büyük Birader" şeklindeydi). Niyetim kitabı açıklamak olmadığı için üstünkörü geçiyorum. Düşünce polisleri zihninizde yer eden karşıt düşünceleri tespit ettikleri takdirde tutuklanmayı bırakın, varlığınız ortadan kaldırıyor. Sizinle ilgili hiçbir belge geride kalmıyor.

Düşüncelerle birlikte yaptığınız her hareket de kameralarla izlenip arşivleniyordu. Hal böyle olunca insan olmaktan çıkıyor birer makine gibi oluyorsunuz. Böyle olmaya karşıt olan baş karakter Winston'da özgürlük adına mücadeleye başlıyor. Sonunda ölüm olsa bile özgürlüğünü istiyor. Ki bu durum içinde bulunduğumuz portreye de aynen uyuyor.


Kitapta; Büyük biradere karşı hiçbir eylemin yapılmadığı, hiçbir düşüncenin ifade edilemediği bir ülkeden söz ediliyor. Şu anda bize dayatılan da tam olarak bu. Karşıt düşüncelere bir tahammülsüzlük var. Söz konusu düşünce özgürlüğü olduğunda biraz hassasım. Çünkü bizim ülkemizde de insanlar bunun eksikliğini fazlasıyla yaşıyorlar. Elbette son olaylarda sorumsuz davranan insanlar yok değil ama bir ülke başbakanının halkını küçümseyerek konuşmasını kimse hazmedemiyor, hele ki aynı başbakanı oraya getiren halk olduğu zaman. Kitapla ilgili alıntıları verirken bunu daha iyi anlayacağınızı umuyorum. 

Kitaptaki karakterle günümüz dünyasından benzerlik yaratan karakterler elbette ki var.


George Orwell - 1984 Alıntılar

  • Duygularını gizlemek, aklından geçenlerin yüzüne yansımasını önlemek, herkes ne yapıyorsa onu yapmak, içgüdüsel bir tepkiydi.
  • Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız. 
  • Kafatasınızın içindeki birkaç santimetre küp dışında, hiçbir şey sizin değildi.
  • Her davranışın sonuçlarını, o davranışın kendisi doğurur.
  • Parti geçmişe el koyabiliyor ve şu ya da bu olayın hiçbir zaman olmadığını söyleyebiliyorsa, bu hiç kuşkusuz işkenceden de, ölümden de beter bir şeydi.
  • "Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim altında tutan,geçmişi de denetim altında tutar."
  • Yaşayanların değil de ölülerin yaratılabilmesinin ne kadar tuhaf olduğunu geçirdi aklından.
  • "Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir." 
  • İnsan bu durumun dayanılmaz olduğunu düşünüyorsa, bir zamanlar düzenin şimdikinden çok farklı olduğuna ilişkin anıları olması gerekmez miydi?
  • Oysa çok kısa bir süre önce yalnızca birkaç yüz gırtlaktan yükselen çığlıkta yüreklere korku salan bir güç yatıyordu! Neden gerçekten önemli sorunlar söz konusu olduğunda böyle haykıramıyorlardı?
  • Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar,ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.
  • Winston birden, çağdaş yaşamın asıl özelliğinin acımasızlığı ve güvensizliği değil, yavanlığı, donukluğu ve kayıtsızlığı olduğunu fark etti.
  • NASIL'ını anlıyorum: NEDEN'ini anlamıyorum.
  • Belki de, deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı.
  • Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse,arkası gelir.
  • Gerilimli anlarda insanın bir dış düşmana karşı değil de, hep kendi bedenine karşı savaştığını fark ediyordu
  • "Sırf,bir şey yapmayı hiçbir şey yapmamaya yeğlediğim için. Şu oynadığımız oyundan kazançlı çıkmamız olanaksız. Kimi yenilgiler kimilerinden daha iyi olabilir, o kadar."
  • Gerçekler, ne yaparsanız yapın, gizlenemezdi. Araştırıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir, işkence yaparak sizden sökülüp alınabilirdi. Ama amacınız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa, sonuç ne fark ederdi ki?
  • Savaşın asıl yaptığı,yok etmektir;ama ille de insanları yok etmesi gerekmez, insan emeğinin ürünlerini de yok eder.
  • Uygarlığın bedeli eşitsizlikle ödenmişti.
  • Toplumumuzda,olup bitenleri en iyi bilenler, aynı zamanda dünyayı olduğu gibi görmekten en uzak olanlardır.
  • "Akıllılık, çoğunluğa bakılarak ölçülmez."
  • İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.
  • İnsanlar özgürlük ile mutluluk arasında seçim yapmak zorundaydı ve büyük çoğunluk mutluluğu seçiyordu.
  • Bir kez teslim olmayagör, gerisi kendiliğinden geliyordu.
  • Onlardan nefret ederek ölmek, özgürlük buna denirdi işte.
  • "Bir savaşı sürdürmekteki amaç, sürdürülecek başka bir savaşta daha iyi durumda olmaktır."
  • “Partinin dünya görüşü, onu hiç anlamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (…) Her şeyi yutuyorlar ve hiç bir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.”
Medyanın tavrını eleştiren bir enstantaneyle de veda edelim o zaman.