Yaşanılan güncel olaylara herkesin bir bakışı var, elbette şuna inanıyorum ki bizler, hepimiz vatanımızın iyiliğini istiyoruz. İster sağ görüş olsun ister sol görüş. Bunun için bilinçlenmek gerekiyor. Şiddet hiçbir zaman hiçbir şekilde çözüm olmadı ve olmayacak. Şiddet fikirleri değiştirmez aksine kuvvetlendirir ki bunu zaten iyi biliyorsunuz.
Yaşanan olayları takip ederken yakın zamanda okuduğum bir kitap geldi aklıma, George Orwell'i dönemin İngiliz edebiyatında ayrı bir yere koyan, bunun dışında siyasi ve düşünsel açıdan çok iyi bir yapıt olan 1984'tü bu kitap.
Kitap; karşıt görüşe sahip olan insanların devlet dairelerinde, arşivlerde geçmişinin ve geleceğinin silineceğine, o insanın sanki hiç yaşamamış gibi, tarih sahnesinden yok olacağı bir dünyaya ev sahipliği yapıyor. Bu bir siyasi ideoloji. Kitaptaki ismi "İngsos". Baş kahramanı da orjinal adıyla "Big Brother" (çevirisinde "Büyük Birader" şeklindeydi). Niyetim kitabı açıklamak olmadığı için üstünkörü geçiyorum. Düşünce polisleri zihninizde yer eden karşıt düşünceleri tespit ettikleri takdirde tutuklanmayı bırakın, varlığınız ortadan kaldırıyor. Sizinle ilgili hiçbir belge geride kalmıyor.
Düşüncelerle birlikte yaptığınız her hareket de kameralarla izlenip arşivleniyordu. Hal böyle olunca insan olmaktan çıkıyor birer makine gibi oluyorsunuz. Böyle olmaya karşıt olan baş karakter Winston'da özgürlük adına mücadeleye başlıyor. Sonunda ölüm olsa bile özgürlüğünü istiyor. Ki bu durum içinde bulunduğumuz portreye de aynen uyuyor.
Kitapta; Büyük biradere karşı hiçbir eylemin yapılmadığı, hiçbir düşüncenin ifade edilemediği bir ülkeden söz ediliyor. Şu anda bize dayatılan da tam olarak bu. Karşıt düşüncelere bir tahammülsüzlük var. Söz konusu düşünce özgürlüğü olduğunda biraz hassasım. Çünkü bizim ülkemizde de insanlar bunun eksikliğini fazlasıyla yaşıyorlar. Elbette son olaylarda sorumsuz davranan insanlar yok değil ama bir ülke başbakanının halkını küçümseyerek konuşmasını kimse hazmedemiyor, hele ki aynı başbakanı oraya getiren halk olduğu zaman. Kitapla ilgili alıntıları verirken bunu daha iyi anlayacağınızı umuyorum.
Kitaptaki karakterle günümüz dünyasından benzerlik yaratan karakterler elbette ki var.
George Orwell - 1984
Alıntılar
- Duygularını
gizlemek, aklından geçenlerin yüzüne yansımasını önlemek, herkes ne
yapıyorsa onu yapmak, içgüdüsel bir tepkiydi.
- Bir
gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız.
- Kafatasınızın
içindeki birkaç santimetre küp dışında, hiçbir şey sizin
değildi.
- Her
davranışın sonuçlarını, o davranışın kendisi doğurur.
- Parti
geçmişe el koyabiliyor ve şu ya da bu olayın hiçbir zaman
olmadığını söyleyebiliyorsa, bu hiç kuşkusuz işkenceden de,
ölümden de beter bir şeydi.
- "Geçmişi
denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim
altında tutan,geçmişi de denetim altında tutar."
- Yaşayanların
değil de ölülerin yaratılabilmesinin ne kadar tuhaf olduğunu geçirdi
aklından.
- "Bağlılık,
düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık
bilinçsizliktir."
- İnsan
bu durumun dayanılmaz olduğunu düşünüyorsa, bir zamanlar düzenin
şimdikinden çok farklı olduğuna ilişkin anıları olması gerekmez miydi?
- Oysa
çok kısa bir süre önce yalnızca birkaç yüz gırtlaktan yükselen çığlıkta
yüreklere korku salan bir güç yatıyordu! Neden gerçekten önemli sorunlar
söz konusu olduğunda böyle haykıramıyorlardı?
- Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar,ama
başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.
- Winston
birden, çağdaş yaşamın asıl özelliğinin acımasızlığı ve güvensizliği
değil, yavanlığı, donukluğu ve kayıtsızlığı olduğunu fark etti.
- NASIL'ını anlıyorum: NEDEN'ini anlamıyorum.
- Belki
de, deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı.
- Özgürlük,
iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse,arkası gelir.
- Gerilimli
anlarda insanın bir dış düşmana karşı değil de, hep kendi bedenine karşı
savaştığını fark ediyordu
- "Sırf,bir
şey yapmayı hiçbir şey yapmamaya yeğlediğim için. Şu oynadığımız oyundan
kazançlı çıkmamız olanaksız. Kimi yenilgiler kimilerinden daha iyi
olabilir, o kadar."
- Gerçekler,
ne yaparsanız yapın, gizlenemezdi. Araştırıp kovuşturarak ortaya
çıkarılabilir, işkence yaparak sizden sökülüp alınabilirdi. Ama amacınız
hayatta kalmak değil de insan kalmaksa, sonuç ne fark ederdi ki?
- Savaşın
asıl yaptığı,yok etmektir;ama ille de insanları yok etmesi gerekmez, insan
emeğinin ürünlerini de yok eder.
- Uygarlığın
bedeli eşitsizlikle ödenmişti.
- Toplumumuzda,olup
bitenleri en iyi bilenler, aynı zamanda dünyayı olduğu gibi görmekten en
uzak olanlardır.
- "Akıllılık,
çoğunluğa bakılarak ölçülmez."
- İnsan
sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.
- İnsanlar
özgürlük ile mutluluk arasında seçim yapmak zorundaydı ve büyük çoğunluk
mutluluğu seçiyordu.
- Bir
kez teslim olmayagör, gerisi kendiliğinden geliyordu.
- Onlardan
nefret ederek ölmek, özgürlük buna denirdi işte.
- "Bir savaşı sürdürmekteki amaç, sürdürülecek başka bir
savaşta daha iyi durumda olmaktır."
- “Partinin dünya görüşü, onu hiç anlamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (…) Her şeyi yutuyorlar ve hiç bir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.”
Medyanın tavrını eleştiren bir enstantaneyle de veda edelim o zaman.