Film yazılarıma devam ediyorum, bu kez ele aldığım film bir Türk filmi. Polis.
Yönetmen son zamanlarda yıldızı epey parlayan bir isim, şair yönüyle Muhsin, yazar yönüyle Onur olarak ünlü. Onur Ünlü. (talihsiz bir espri yapma girişimiydi kabul ediyorum.)
Başrol ise normalde zaten hayran olduğum, bu filmdeki oyunculuğuyla yine kendisini ayrı sevdiren Haluk Bilginer. "Seni seviyorum de leaan" deyişi var ki gerçekten süper:). Filmin sloganı ise "şiddete meyyalim vallahi dertten." imiş. ki bu dize de Murat Menteş'e ait bir şiirden alınmış. "hakkımda yanılttılar milleti cidden" şeklinde şeddeli biçimde devam eden şiiri şahsen bu 2 dize dışında pek beğenmedim, neysem.
Film hakkında aman böyle felsefe yapmışlar, aman şöyle sözler var falan demeyeceğim maalesef. Çünkü bana bu yazıyı yazdıran sadece bir sahne, filmde ayırdığım bir kesit. Haliyle bu filmden sağlam replik çıkmasını beklemiyorum, Polisiye filmi ve fazlasıyla da sürükleyici.
Gelelim sahnemize. Filmde Haluk Bilginer, Musa Rami adlı emektar bir polis rolünde. Korkusuz, tecrübeli, yiğit bi adam. Adalet uğruna başına işler alıyor, ailesi tehlikede, evli olmasına rağmen genç bir kıza aşık oluyor falan filan neyse. Tüm bunların ortasında beynindeki bi ur sebebiyle 2 ay ömrü kaldığını öğreniyor.
Daha sonrasında filmdeki kurgu gereği torunuyla sahilde ufak bir gezintiye çıkıyorlar. Tam bu sırada olan olaya dikkat çekmek istiyorum. Torunu biyerlerden balık bulup getiriyor, "Dede bak balııık" diyor ve sanırım balık da elinde çırpınıyor kızcağızın.
Filmi izlerken istemsizce gülümsedim burada. Karakterimiz 2 ay ömrü kaldığını öğrendi ve hemen ardından ölmek üzere olan bir balıkla karşı karşıya. Değişen bir bakış açısı. Elbette Onur Ünlü'nün eseri bu durum. Haluk Bilginer'se büyük oyuncu gerçekten. Balığa şöyle bir anlayışla bakıyor ve "hadi onu denize atalım da annesinin yanına gitsin" diyor. Durumu da kurtaracak haliyle torununa hissettirmeden. Küçük kız balığı denize atıyor atmasına ama iş işten geçmiş, balık ölmüş. Bunda da ince bir mesaj var, basit ama fazla düşündürücü sahneler bunlar.
Balık yüzmeyince torun yeni bir tane almak için uzaklaşıyor. En başta Musa Rami'nin başının belada olduğunu belirtmiştim. Bu sahnede de bir dallama gelip polisimizi tehdit ediyor, Musa Rami dövmeye başlıyor bu adamı ama bu sahneler işi tadında bırakarak atlanıyor.
Bir sonraki sahnede torun ve Polis'i arabada evlerine doğru giderken görüyoruz. Sözü o sahnelere bırakıyorum;
-"Dedeciğim, adam da annesinin yanına mı gitti?
-"Hangi adam kızım?"
-"Hani denize attık ya"
-"Hııı, o adam. O anasının şeyine gitti kızım."
-"Neyine"
-"Anasının yanına gitti o, yanına. Deniz anasıymış onun anası."
Yönetmen son zamanlarda yıldızı epey parlayan bir isim, şair yönüyle Muhsin, yazar yönüyle Onur olarak ünlü. Onur Ünlü. (talihsiz bir espri yapma girişimiydi kabul ediyorum.)
Başrol ise normalde zaten hayran olduğum, bu filmdeki oyunculuğuyla yine kendisini ayrı sevdiren Haluk Bilginer. "Seni seviyorum de leaan" deyişi var ki gerçekten süper:). Filmin sloganı ise "şiddete meyyalim vallahi dertten." imiş. ki bu dize de Murat Menteş'e ait bir şiirden alınmış. "hakkımda yanılttılar milleti cidden" şeklinde şeddeli biçimde devam eden şiiri şahsen bu 2 dize dışında pek beğenmedim, neysem.
Film hakkında aman böyle felsefe yapmışlar, aman şöyle sözler var falan demeyeceğim maalesef. Çünkü bana bu yazıyı yazdıran sadece bir sahne, filmde ayırdığım bir kesit. Haliyle bu filmden sağlam replik çıkmasını beklemiyorum, Polisiye filmi ve fazlasıyla da sürükleyici.
Gelelim sahnemize. Filmde Haluk Bilginer, Musa Rami adlı emektar bir polis rolünde. Korkusuz, tecrübeli, yiğit bi adam. Adalet uğruna başına işler alıyor, ailesi tehlikede, evli olmasına rağmen genç bir kıza aşık oluyor falan filan neyse. Tüm bunların ortasında beynindeki bi ur sebebiyle 2 ay ömrü kaldığını öğreniyor.
Daha sonrasında filmdeki kurgu gereği torunuyla sahilde ufak bir gezintiye çıkıyorlar. Tam bu sırada olan olaya dikkat çekmek istiyorum. Torunu biyerlerden balık bulup getiriyor, "Dede bak balııık" diyor ve sanırım balık da elinde çırpınıyor kızcağızın.
Filmi izlerken istemsizce gülümsedim burada. Karakterimiz 2 ay ömrü kaldığını öğrendi ve hemen ardından ölmek üzere olan bir balıkla karşı karşıya. Değişen bir bakış açısı. Elbette Onur Ünlü'nün eseri bu durum. Haluk Bilginer'se büyük oyuncu gerçekten. Balığa şöyle bir anlayışla bakıyor ve "hadi onu denize atalım da annesinin yanına gitsin" diyor. Durumu da kurtaracak haliyle torununa hissettirmeden. Küçük kız balığı denize atıyor atmasına ama iş işten geçmiş, balık ölmüş. Bunda da ince bir mesaj var, basit ama fazla düşündürücü sahneler bunlar.
Balık yüzmeyince torun yeni bir tane almak için uzaklaşıyor. En başta Musa Rami'nin başının belada olduğunu belirtmiştim. Bu sahnede de bir dallama gelip polisimizi tehdit ediyor, Musa Rami dövmeye başlıyor bu adamı ama bu sahneler işi tadında bırakarak atlanıyor.
Bir sonraki sahnede torun ve Polis'i arabada evlerine doğru giderken görüyoruz. Sözü o sahnelere bırakıyorum;
-"Dedeciğim, adam da annesinin yanına mı gitti?
-"Hangi adam kızım?"
-"Hani denize attık ya"
-"Hııı, o adam. O anasının şeyine gitti kızım."
-"Neyine"
-"Anasının yanına gitti o, yanına. Deniz anasıymış onun anası."