Beni düşündürebilen filmleri severim. Bana birşeyler katabilen ya da kattığını düşündüğüm şeylerle ilgili olmaya çalışırım daha çok. Bugün bir film izledim ve biraz amatörlük koksa da çok beğendim.
Zeki Demirkubuz 1994 yılında aktif yönetmenlik hayatına başlamış ve oldukça başarılı bir yönetmen. Henüz sadece bu filmini izledim ama sanırım kısa zamanda diğer filmlerini de izleyeceğim. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sını okumuş ve etkilenmiş biri olarak, anlatılanlar, anlatılmaya çalışılanlar ve bunların yansıtılışları, diyaloglar.. Gerçekten harika. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Film hakkında kısa bir bilgi verecek olursam. Albert Camus'un "Yabancı" adlı romanından uyarlanmış. Kitabı okumadım ama kısa zamanda okuyacağım zira filmden daha etkili olduğu söyleniyor.
Filmin baş karakteri Musa, Onu nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum, tam anlamıyla iradesiz, tepkisiz ve inançsız. Hatta film içinde bazı sahnelerde boğasınız bile gelebilir. Herşeye "benim için farketmez" şeklinde yaklaşıyor. Öyle ki bu sebeple evleniyor bile. Suçsuz olduğu halde 5 yıl hapis yatıyor ama sessizliğini bozmuyor ve tepkisiz kalıyor. Yani kendini yaşananların akışına bırakmış inançsız bir insan.
Filmin en iyi sahnelerinden bir kesit;
Yazgı film replikleri:
- farketmez.
*
- insan ruhu bu kadar da boş olamaz.
- ya bu kadar boşsa?
*
-öyle işte insan ben suçluyum diyebilir ama suçsuzum diyemez.
Üstadım Zeki Demirkubuzun tüm filmleri çok başarılıdır. Kader ve Masumiyet benim favorilerimdir. İzlemeni şiddetle tavsiye ederim. Hatta sonrasında benimle de düşünceni paylaşırsan çok mutlu olurum.
YanıtlaSilSen de onayladıysan tamamdır, zaten uslup falan çok hoş gerçekten. Yakın zamanda izlemeyi kafama koydum, sağolasın.:)
Sil